Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nden mezun olduktan sonra yıllarca özel kurumlarda öğretmenlik, yayınevlerinde sınava hazırlanmaya yönelik soru ve konu anlatımı olan kitaplar yazdım. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, film izlemeyi, trakking yapmayı, yogayı ve yemek yapmayı severim.
Öğretmenlik” Şunu olacağım” dediğim, hedeflediğim bir meslek değildi aslında. Meraklı olmam, ortaokul ve lise yıllarında öğrencilere ve kardeşlerime ders anlatmam, ayrıca çeşitli tesadüfler bu mesleğin benim için kesinlikle doğru olduğunu gösterdi. Gençleri, çocukları seviyorum, halen öğrenciyim . Öğrencilerimden öğreniyorum ve onlara rehber oluyorum. Başka hiçbir meslek beni manevi olarak bu kadar tatmin etmezdi.
Yeldeğirmeni Ortaokulu’nda çalışmak da diğer güzel tesadüflerden biri oldu. Tam “Unumu eledim, eleğimi asayım” derken, şimdiye kadar çalıştığım hiç bir kurumda görmediğim eğitim anlayışını duyunca çok heyecanlandım ve Yeldeğirmeni Ortaokulu’nda çalışmayı kabul ettim. Okulda Sosyal Bilgiler dersi dışında Yaşam Becerileri atölyesini de yürütüyorum. Küçücük ellere dikiş dikmeyi, boncuk dizmeyi, örgü örmeyi, ayakkabılarını bağlamayı, turşu kurmayı, yemek yapmayı öğretmek ise çok heyecanlı. Hepimiz o kadar mutlu oluyoruz ki atölyeden çıkasımız gelmiyor. Bu anlamda da çocukları hayata hazırlayan, laik, demokratik, tüm çalışanların, öğretmenlerin ve öğrencilerin kararlarda söz hakkının olduğu, öğretimin okulun dışında da gerçekleşebileceği, sorgulayan, kendine yetebilen bireylerin yetişmesinde katkısı olan okulumda çalışmaktan çok mutluyum.